Eski Kural İşçiye “Katlanılamaz Bir Külfet” Yüklüyordu
Mevcut yasaya göre, işten çıkarılan bir işçinin dava açmadan önce arabulucuya gitmesi zorunlu. Ancak iptal edilen kural, eğer işçi bir taşeron (alt işveren) firmada çalışıyorsa, arabuluculukta bir anlaşmaya varılabilmesi için hem kendi patronunu hem de ana firma olan asıl işvereni aynı anda masaya oturtmasını şart koşuyordu.
Bu durum, çoğu zaman ana firmadan haberi bile olmayan işçiye, “asıl işvereni araştırma ve bulma” gibi ağır bir yük yüklüyordu.
AYM: “Mahkemeye Erişim Hakkı Engellenemez”
Adana 6. İş Mahkemesi’nin başvurusu üzerine konuyu inceleyen AYM, bu kuralın işçinin “mahkemeye erişim hakkını” orantısız bir şekilde zorlaştırdığına hükmetti. Kararın gerekçesinde, işçinin tarafı olmadığı bir hukuki ilişkiyi (asıl işveren-alt işveren sözleşmesi) tespit etmeye zorlanmasının “katlanılamayacak bir külfet” olduğu belirtildi.
AYM, kamunun “tüm tarafları sürece dahil etme” yararı ile işçinin “bireysel hakkı” arasında makul bir denge kurulamadığı gerekçesiyle kuralın Anayasa’daki ölçülülük ilkesini ihlal ettiğine karar verdi.
Bu Karar Çalışanlar İçin Ne Anlama Geliyor?
AYM’nin bu iptal kararı, özellikle taşeron firmalarda çalışan işçiler için büyük bir kolaylık anlamına geliyor. Artık işten çıkarılan bir işçi, işe iade süreci için arabulucuya başvururken, sadece kendisini işe alan ve maaşını ödeyen alt işvereni (taşeron firmayı) muhatap alarak yasal süreci başlatabilecek. Bu, işe iade davalarının önündeki en önemli bürokratik engellerden birini ortadan kaldırmış oldu.
